Antik Doğu Roma İmparatorluğu’nun Tarihi

Antik Doğu Roma İmparatorluğu, günümüzde Türkiye, Yunanistan, Suriye, İsrail ve Mısır bölgesi dahil olmak üzere geniş bir alanda egemenliğini kurmuştur. İmparatorluğun tarihi oldukça uzun ve hareketli bir döneme dayanmaktadır. Bu imparatorluk, Roma’nın doğu kısmında yaklaşık 395 yılında kurulmuştur ve 1453 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. İmparatorluğun kurulmasının ardından birçok olay yaşanmıştır. Bu olaylar arasında Hristiyanlık’ın kabulü, İmparator Konstantin’in öngördüğü reformlar, Büyük Veba Salgını, İkonoklazm Dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesi yer almaktadır.

Konstantin’in önemli tercihleri, İmparatorluğu’nun tarihini etkilemiştir. Örneğin, İmparatorluk başkenti Roma’dan alınarak Konstantinopolis’i oluşturmuştur. İmparator I. Justinianus, İmparatorluğun en önemli liderlerinden biri olarak kabul edilir. Hukuki reformları ve sınırlardaki askeri kampanyaları hala hatırlanmaktadır. İmparatorluğun düşüşüne kadar birçok olay yaşanmıştır. En önemlisi, Osmanlı İmparatorluğu tarafından İstanbul’un fethedilmesidir.

Bu makalede Antik Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihi hakkında genel bir bakış sunulmuştur. İmparatorluğun kuruluşundan İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethine kadar olan dönemi kapsamaktadır. Her bir dönem, özel olaylar ile karakterize edilmiştir. İmparatorluk, tarihinin öğrenilmesi gereken önemli bir parçasıdır.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun Kuruluşu

Antik Doğu Roma İmparatorluğu, M.S. 330’da Konstantinopolis’in kuruluşuyla başlar. Roma İmparatorluğu’nun doğudaki parçası olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğu, Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra varlığını sürdürdü. Konstantin tarafından kurulan bu yeni başkent, Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi gördü ve Konstantinopolis, 1054 yılına kadar Batı Roma İmparatorluğu’yla birlikte bir Roma İmparatorluğu olarak var olan İmparatorluğun merkezi haline geldi.

Doğu Roma İmparatorluğu, Ortaçağ boyunca varlığını sürdüren en önemli imparatorluklardan biriydi. M.S. 395 yılında İmparatorluk ikiye ayrıldı ve Bizans İmparatorluğu olarak da bilinen Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans kültürünün gelişimine, Yunan düşüncesinin korunmasına ve Doğu Ortodoks Hristiyanlığı’nın yayılmasına önemli katkılar sağladı.

İmparatorluğun ilk yüzyılları, sıklıkla Perslerle savaşlarla ve çeşitli isyanlarla geceledi. Ancak, İmparatorluğun gücü 5. yüzyılın ortalarında tekrar toparlandı. İmparatorluk, Justinianus dönemine kadar uzanan bir barış dönemine girdi. Bu dönemde, Roma hukuku sistematik olarak düzenlendi ve Justinianus İmparatorluğun sınırlarını güçlendirdi.

İmparatorluk, 7. yüzyılın başında Arap akınlarına uğradı ve bu durum devam eden bir çatışmaya neden oldu. Ancak, İmparatorluğun gücü tekrar artmaya başladı ve 9. yüzyılda zirveye ulaştı. İmparatorluk, 11. yüzyılda ise Selçuklu Türkleri ve Haçlı Seferleriyle mücadele etmek zorunda kaldı.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihi, Bizans imparatorları, orduları, dini liderler ve yapılan savaşlarla doludur. İmparatorluğun yıkılışı, 1453 yılında İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethiyle gerçekleşti. Ancak, İmparatorluğun kültürel mirası ve tarihi önemi hala günümüze kadar devam etmektedir.

Büyük Thaw’nun Yaşandığı Dönem

Büyük Thaw dönemi olarak bilinen dönem, tarihte oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönem, Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlık inancına geçmesi, Konstantin’in öngördüğü reformların gerçekleştirilmesi ve Kushano-Sasanian Savaşı’nın yaşanmasıyla karakterizedir. İmparatorluk, Hristiyanlık inancına geçtikten sonra kilise yapılarına önem verilmiş ve yapılan reformlar ile İmparatorluk daha da güçlenmiştir.

Bunun yanı sıra, Kushano-Sasanian Savaşı, Pers İmparatorluğu ile Roma İmparatorluğu’nun çekişmesine neden olmuştur. Bu savaş sonrasında Roma İmparatorluğu, önemli kazanımlar sağlamış ve İmparatorluğun gücü artmıştır. Ayrıca, İmparator Konstantin’in reformları ile vergi sistemi düzenlenmiş, ordu güçlendirilmiş ve yolsuzluklarla mücadele edilmiştir.

Büyük Thaw dönemi, Roma İmparatorluğu tarihinin en önemli dönemlerinden birisidir ve İmparatorluk için büyük bir dönüşüm çağı olmuştur.

Hagia Sophia’nın İnşası

İmparator I. Justinianus’un dönemi, Doğu Roma İmparatorluğu tarihinde oldukça önemli bir dönemdir. Bu dönemde İmparatorluk, birçok alanda reformlar gerçekleştirmiştir. İmparator, Konstantinopolis’teki tarihi yapılarının en ünlüsü olan Hagia Sophia’nın inşası için talimat vermiştir. 532 yılında başlayan inşaat 5 yıl sürmüş ve 537 yılında tamamlanmıştır. İki kat olan yapının zemin katta merkezinde dev bir kubbe ve yanlarda yarım kubbe gözleri yer almaktadır. Hagia Sophia, İmparatorluğun en güzel yapılarından biri olarak kabul edilmektedir ve günümüzde de İstanbul’un en önemli tarihi yapılarından biridir.

İmparator Justinianus’un İç ve Dış Politikaları

İmparator I. Justinianus, Antik Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihsel olarak en önemli liderlerinden biridir. İç ve dış politikaları, hukuki reformları, Nika Ayaklanması ve sınırlarındaki askeri kampanyalarıyla ünlenmiştir.

Justinianus, hukuk sisteminde reformlar yaparak Roma Hukuku üzerine inşa edilen yeni bir hukuk sistemi geliştirdi. Bu, hukuk tarihi açısından önemli bir adımdı. İmparatorluğun sağlamlaştırılması için gerekli olan bu reformlar, daha sonraki imparatorlukların da temelini oluşturmuştur.

Justinianus, 532 yılında Konstantinopolis’te Nika Ayaklanması ile karşı karşıya kaldı. Halkın çoğunluğu ayaklandı ve şehirdeki birçok yapı yıkıldı. Ancak İmparator kendisini korumayı başardı ve ayaklanmayı bastırdı. Bu şekilde otoritesini güçlendirdi.

Ayrıca Justinianus, imparatorluğun sınırları dışındaki toprakları fethetmek için askeri kampanyalara liderlik etti. Kuzey Afrika’da Vandallar ve Ostrogotlarla savaştı ve İtalya’yı ele geçirdi. Bu, Roma topraklarının öngörülen sınırlarına ulaşması için önemliydi.

Genel olarak, İmparator Justinianus’un iç ve dış politikaları, Antik Doğu Roma İmparatorluğu’nun güçlenmesi ve büyümesini sağladı. O dönemde Bizans İmparatorluğu, siyasi, kültürel ve askeri açıdan en güçlü imparatorluklardan biri olarak kabul ediliyordu.

Büyük Veba Salgını

Büyük Veba Salgını, Antik Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihinin en büyük felaketlerinden biriydi. Yaklaşık 541-542 yıllarında Çin’deki bir veba salgını, Hindistan ve Pers İmparatorluğu aracılığıyla imparatorluğa yayıldı. Vebanın yayılması 10-15 yıl sürdü ve nüfusun üçte birinden fazlasını öldürdü.

Salgın, imparatorluğun nüfusunda büyük bir düşüşe ve tarım üretiminin azalmasına neden oldu. Bu da halkın açlık ve yoksulluk içinde hayatta kalmasına neden oldu. Salgın sırasında imparatorluk ekonomisi ciddi şekilde zarar gördü ve toplumsal hayat da sekteye uğradı. Ölümler o kadar hızlı gerçekleşti ki, cesetleri gömme hizmetleri çöktü ve çoğu cesetler sokaklarda kaldı.

Büyük Veba Salgını, imparatorluğun diğer bölümlerinde de etkisini gösterdi ve tarih boyunca Avrupa’yı etkileyen en ölümcül salgınlardan biri olarak hafızalarda kaldı.

İkonoklazm Dönemi

İkonoklazm Dönemi, 8. yüzyılın başından 9. yüzyılın başına kadar süren bir dönemdir. İkonoklazm, kelime anlamıyla “ikon kıran” anlamına gelmektedir ve bu dönemde imparator II. Leo, ikonlara karşı bir kampanya başlatmıştır. II. Leo’ya göre, ikonlar putperestliği teşvik ediyor ve Hristiyan dinine zarar veriyordu.

Bu dönemin kültürel etkileri oldukça büyük olmuştur. İkonoklazm Dönemi boyunca, imparatorlukta ikonlarla ilgili ayaklanmalar yaşandı ve bu ayaklanmalar genellikle Bizans sanatıyla ilgiliydi. İkonlar, Bizans toplumunun her katmanında yaygındı, bu nedenle ikonları yasaklamak, halk arasında öfke ve hoşnutsuzluğa neden oldu.

Ayrıca, bu dönemde, Bizans’ta ikonlarla ilişkili tüm sanat eserleri yok edilmiştir. Bunun sonucunda, Bizans sanatında büyük bir boşluk ortaya çıktı. Ancak, bu dönemde ortaya çıkan kimi sanat eserleri, eski Bizans sanatıyla bağları koparmadan, geometrik ve soyut bir tarzda yapılmıştır. Bu nedenle, İkonoklazm Dönemi, Bizans sanatında büyük bir değişim dönemi olmuştur.

Arapsalıların Yükselişi

Arapsalıların yükselişi, İmparatorluğun birçok açıdan karşılaştığı sorunlardan sadece biriydi. 7. yüzyıl başlarında, İslam orduları İmparatorluğun Suriye, Filistin ve Mısır gibi birçok eyaletini ele geçirdi. Bu, İmparatorluğun Arap sınırındaki savunmasını zayıflattı ve savaşları tetikledi.

İmparator II. Heraclius, Arapları 633-640 yılları arasında yendi, ancak 661’de İmam Ali liderliğindeki Araplar yeniden Suriye’yi ele geçirdi. 7. yüzyıl boyunca Bizans-Arap sınırındaki çatışmalar devam etti ve İmparatorluk, Arap saldırılarına karşı savunmak için bir savunma duvarı inşa etmek zorunda kaldı.

Bu çatışmalar, İmparatorluğun askeri kaynaklarını tüketerek, imparatorluğun düşüşünde önemli bir rol oynadı. Araplar, İmparatorluğun zayıflamasını fırsat bilerek Anadolu ve Balkanlar gibi İmparatorluğun diğer alanlarına da saldırdılar. Arapların yükselişi, İmparatorluğu yavaş yavaş parçalara ayıran birçok faktörden sadece biriydi.

Harun Reşid ve İmparatorluk

Harun Reşid, Abbasi Halifeliği’nin 5. halifesidir ve Doğu Roma İmparatorluğu ile ticari ve siyasi ilişkiler sürdürmüştür. İmparatorluğun doğu sınırında yer alan Abbasi İmparatorluğu ile ilişkileri iyi olan Bizans İmparatoru Theophilos’un tahta geçmesinden kısa bir süre sonra, iki imparatorluk arasında savaş başlamıştır. İkinci İran Savaşı olarak bilinen bu savaşta Harun Reşid’in İmparatorluğa karşı seferleri başarılı olmuştur ve şehirler yağmalanmıştır. Ancak, Harun Reşid’in ölümünden sonra iki imparatorluk arasındaki ilişkiler düzelmeye başlamıştır.

Harun Reşid ayrıca Bizans İmparatorluğu ile kültürel ve bilimsel alanda da ilişkiler sürdürmüştür. Matematik, astronomi ve tıp gibi alanlarda gelişmiş olan Abbasi İmparatorluğu, bu bilgi birikimini Bizans İmparatorluğu ile paylaşmıştır. Bu dönemde, özellikle İslam dünyasında birçok eser Bizans İmparatorluğu’ndan tercüme edilerek yeni bilgilerin keşfi sağlanmıştır.

  • Harun Reşid’in İmparatorluğa karşı seferleri başarılı olmuştur ve şehirler yağmalanmıştır.
  • Abbasi İmparatorluğu, matematik, astronomi ve tıp gibi alanlarda gelişmişti ve bu bilgi birikimini Bizans İmparatorluğu ile paylaşmıştır.

Bulgar Saldırıları

Bulgar İmparatorluğu tarih boyunca Doğu Roma İmparatorluğu’na bir dizi saldırı gerçekleştirdi. Bulgars, Bizans topraklarına olan taleplerini desteklemek için sık sık saldırılar düzenlediler. Bu tarihler arasında 811 yılındaki Pliska Muharebesi, Bizans kuvvetlerinin büyük bir yenilgi aldığı önemli bir savaş oldu. Bu yenilgi sonrası, İmparatorluk Bulgaristan’a bir dizi ödeme yapmak zorunda kaldı.

Bununla birlikte, İmparatorluğun gücü ve toprakları zayıflamaya başladıkça, Bulgar İmparatorluğu’nun saldırıları arttı. 927’de, Bizans İmparatoru Romanos Lekapenos tarafından yapılan başarısız bir saldırının ardından, İmparatorluğun en önemli şehirlerinden Selanik, Bulgar Krallığı tarafından ele geçirildi. Bu kayıp, Bizans İmparatorluğu için büyük bir darbe oldu.

İki imparatorluk arasındaki sınırda, Bulgar İmparatorluğu ile Bizans İmparatorluğu arasında çatışmalar sürdü. Ordu seferleri, kale kuşatmaları ve sınır muhafızlık yetkililerinin sürekli birbirini takip eden saldırıları her zaman devam etti. En sonunda, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun yükselişi, Bizans İmparatorluğu’nun topraklarını savunmak için yeterli güçlerini taşımalarına engel oldu.

Düşüş ve Sonrası

Antik Doğu Roma İmparatorluğu, 1204 yılında Latin Haçlıları tarafından İstanbul’un işgal edilmesi sonucu büyük bir darbe aldı. İmparatorluğun sessiz kalan Hristiyan dünyası için üzücü olan bu olay, imparatorluğun sonuna yaklaştığını işaret ediyordu. Ancak Bizans başkenti 1261’de yeniden alındı, ancak imparatorluğun yeniden yükselişi sürdürülemedi. 14. yüzyılda Balkan Savaşları, iç isyanlar ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişi sonrasında, 1453 yılında İstanbul Osmanlılar tarafından fethedildi. İmparatorluğun çöküşü sonrası Balkanlar ve Orta Doğu’da Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği başladı ve Antik Doğu Roma İmparatorluğu tarihin sayfalarındaki yerini aldı.

Yorum yapın