Hititler’in Tarihi

Hititler, antik çağda Anadolu’da önemli bir uygarlık kurmuştur. Yaklaşık MÖ 1600’lü yıllarda kurulan Hitit Devleti, çeşitli dönemlerde Anadolu’nun farklı bölgelerinde hüküm sürmüştür. Zaman içerisinde siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda büyük gelişmeler kaydeden Hititler, özellikle sanat, dil ve kültür açısından da önemli izler bırakmıştır. Devletin yıkılışına kadar yaklaşık bin yıl var olması, Hitit medeniyetinin önemini ve etkisini günümüze kadar taşımasını sağlamıştır.

Hitit Devleti’nin Kuruluşu

Hitit Devleti, MÖ 18. yüzyılın başlarında Anadolu’da ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, bölgede Hititler dışında birçok krallık bulunmaktaydı. Fakat Hititler, diğer krallıkları ele geçirerek güçlerini artırdılar. Hattuşaş, Hitit Devleti’nin başkenti oldu ve Hititler, MÖ 1650 yılına kadar yönetimlerini buradan sürdürdüler.

Hitit Devleti’nin erken dönem tarihi hakkında fazla bilgi olmasa da, Hititlerin Urartu, Asur ve Babil krallıkları ile ticari ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir. Ayrıca, Hititlerin güçlenmesi ile birlikte, MÖ 1400’lü yıllarda Mısır ve Suriye topraklarına sefer düzenlemeye başladıkları kaydedilmiştir.

  • Hititlerin erken dönem tarihinde, toplumlarını yöneten krallara ‘halkum’ denirdi. Bu krallar, askeri güçleri sayesinde topraklarını genişlettiler.
  • Hititler, Güney Luvilerden etkilenerek, toplumsal ve ekonomik alanda gelişmeler yaşadılar. Demir madenciliği ve işleme tekniklerinde ustalaştılar.
  • Hititler, MÖ 1600’lerde Asur’la yaşadıkları savaşı kaybettiler. Bu süreçte Hattuşaş yağmalandı, ancak Hititler kısa sürede toparlandılar ve tekrar güçlendiler.

Hitit Devleti’nin doğuşu ve erken dönem tarihi hakkında bu bilgiler ışığında, Hititlerin halkum kralları ile askeri zaferler kazanarak güçlerini artırdıklarını söyleyebiliriz. Daha sonraları, demir madenciliğinde ustalaşmaları ve Güney Luvilerden etkilenmeleri, sosyoekonomik açıdan gelişmeler yaşamalarını sağladı. Ancak, Asur’la yaşadıkları savaşı kaybetmeleri ve Hattuşaş’ın yağmalanması, henüz güçlerini sağlamlaştıramadıklarını göstermektedir.

Hitit-Hurri İlişkileri

Hititlerin tarihi boyunca etkileşim halinde olduğu medeniyetlerden biri de Hurri’dir. Hurri ve Hitit medeniyetleri benzer dilleri ve kültürleriyle birbirlerine yakınlaşmıştır. Her ne kadar hititler hurri kültüründen etkilense de, hurri medeniyeti hititlere göre daha az tanınmış bir medeniyettir. Hititlerin hurri medeniyetiyle olan ilişkilerini anlamak için kazı işlemlerinden elde edilen arkeolojik bulgulara, yazılı kaynaklara ve kabartmalara bakılabilir. Hitit kralları ve hurri prensleri arasında evlilikler ve ittifaklar yapılmıştır. Bu ilişkiler sayesinde Hititler, Anadolu’nun kuzeyindeki topraklarını genişletme fırsatı yakalamıştır.

Hitit Kralları

Hitit Devleti, tarihteki en eski uygarlıklardan biri olarak bilinir ve onlarca krallık dönemi geçirmiştir. Hitit kralları, hükümdarlık dönemlerinde önemli askeri ve diplomatik başarılar elde etmiştir. Hattuşili I, M.Ö. 16. yüzyılda Hitit Devleti’nin başına geçmiş ve Anadolu’daki Mezopotamya şehir devletlerine karşı başarılı savaşlar yapmıştır. Büyük Kral II. Şuppiluliuma, M.Ö. 14. yüzyılda Anadolu, Suriye ve Filistin’deki Hitit Devleti’nin en büyük genişlemesini gerçekleştirdi. Bu dönemde, Hititler tarihin en uzun barışı olan Kadeş Barışı’nı Mısır ile imzaladılar. Diğer önemli krallar arasında Mursili II, III. Hattuşili ve III. Tudhaliya yer almaktadır.

Hitit Anıtları

Hitit medeniyetinin önemli eserlerinden biri olan anıtlar, Hitit Devleti’nin güçlü olduğu dönemlerde yapılmıştır. Hitit anıtları arasında en çok bilinenler arasında Yazılıkaya ve Hatuşaş anıtları bulunmaktadır. Yazılıkaya anıtı, kayalara oyularak yapılmış ve Hitit tanrılarına adanmış bir dizi oyma kabartmadan oluşmaktadır. Bu anıt, Hititlilerin dini inançlarını ve ritüellerini yansıtmaktadır. Hatuşaş anıtı ise Hitit Devleti’nin başkenti olan Hatuşaş’ta yer alır ve güçlü Hitit krallarının portreleri ve heykelleriyle süslenmiştir. Hitit sanatında genellikle taş ve bronz kullanılmıştır. Anıtların kendileriyle birlikte kullanılan kabartmaları, Hitit sanatının en karakteristik özelliklerinden biridir.

Hititlerin Dini ve Kültürü

Hititlerin dini inançları, ritüelleri ve kültürlerine ilişkin detaylar oldukça ilginçtir. Hititlerin kendine özgü bir politeist dini vardı ve her tanrı ve tanrıça, belirli bir amaç veya bölge ile ilişkilendirilmişti. Özellikle Tanrıça İnara gibi kadın tanrılar, Hitit inancında önemli bir yere sahipti. Hititlerin, ilkbaharın gelişini kutlamak için düzenledikleri “Sarışın Şenliği” adlı kutlama, en ünlü ritüellerden biridir. Ayrıca, Hititlerin anavatanı olan Anadolu’daki kültürlerle de etkileşimlerini görüyoruz.

Hititler, özellikle metal işleme sanatında oldukça ileri düzeydeydi ve metal eşyaları ve silahları işlemek konusunda çok başarılıydılar. Ayrıca, Hitit rölyefleri ve kabartmaları da oldukça etkileyiciydi. Bunların yanı sıra, Hititlerin özellikle arkeolojik alanlarda bıraktığı izler de hayranlık uyandırıyor.

  • Hitit tapınakları: Hititler, tapınakları için oldukça büyük ve etkileyici yapılar inşa ettiler.
  • Hitit kabartmaları: Hitit kabartmaları, özellikle din ve siyasi olayları tasvir etmeleri nedeniyle oldukça önemliydi.
  • Hitit sanatı: Hititlerin sanat eserleri, Anadolu’nun en önemli sanat eserleri arasında yer almaktadır.

Hititlerin kültürü, günümüzün Anadolu coğrafyasındaki kültürel mirasımızda hayat bulmuş bir dönemdir. Hitit dönemi, Anadolu medeniyetleri arasında özel bir yere sahiptir ve Hitit kültürü, günümüze kadar ayakta kalmış önemli bir miras bırakmıştır.

Hitit- Mısır İlişkileri

Hitit ve Mısır, antik dönemde önemli medeniyetlerdendi ve iki devlet arasındaki diplomatik ilişkiler oldukça önemliydi. İlk olarak, Hititler ve Mısır arasında yaklaşık MÖ 2000 yılında anlaşmazlıklar yaşandı ve iki taraf arasında sınır çatışmaları yaşandı. Ancak, daha sonra Hitit Kralı I. Hattuşili, Mısır Firavunu III. Ramses ile bir anlaşma yaparak barışı sağladı.

İlişkiler daha sonra MÖ 1300’lü yıllarda tekrar bozuldu ve Hititler ve Mısırlılar arasında Kadeş Muharebesi olarak bilinen büyük bir savaş yaşandı. Bu savaş sonucunda her iki taraf da önemli kayıplar yaşadı ve savaş sonucunda imzalanan antlaşma ile barış sağlandı.

Hititlerin Mısır ile olan ilişkilerinde en önemli olaylardan biri de, Mısır Firavunu Akhenaton’un Hitit Kralı III. Şuppiluliuma’ya gönderdiği mektuptur. Bu mektup, Hitit tarihinde en eski diplomatik yazışma örneği olarak bilinir. İki taraf arasında yazışmalar sonucunda, birçok ticari ve kültürel ilişki de gelişti.

Hitit-Mısır ilişkileri, antik dönemde önemli bir konuydu ve iki medeniyet arasındaki bu ilişkiler, çağlar boyunca devam eden tarihi bir miras olarak günümüze kadar gelmiştir.

Kadeş Muharebesi

Hititlerin Mısır’la yaptığı en büyük savaşlardan biri olan Kadeş Muharebesi 1274’te gerçekleşti. Hitit kralı II. Muwatalli’nin de dahil olduğu savaş, Mısır Firavunu II. Ramses ile gerçekleşti. Her iki taraf da askeri güçlerini topladı ve savaş için hazırlıklarını tamamladı. Savaşın sonucu ise bir tarihi tartışma konusu olmuştur. Bazı kaynaklara göre Hititler zafer kazanmış, bazı kaynaklara göre ise savaş berabere bitmiştir.

Savaşın sonrasında, Mısır ve Hitit arasında bir barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla beraber, aralarındaki diplomatik ilişkiler iyileşti ve her iki medeniyet de ticaret açısından faydalar sağladı. Kısacası Kadeş Muharebesi, Hitit ve Mısır arasındaki ilişkileri etkileyen bir savaş olmuştur.

Tanrıça Şiwa Kültü

Hititlerin Şiwa tanrıçasına ilişkin kült ve inançları oldukça önemliydi. Şiwa kültü, Hititlerin en önde gelen dini inançlarından biriydi ve özellikle kutsal bir yer olan Yazılıkaya’da şenlikler düzenlenirdi. Şiwa, aynı zamanda doğanın dişil yönünü temsil ederdi ve Hititler arasında hayatın başlangıcı ve bitişiyle ilişkilendirilirdi.

Hititli rahipler Şiwa kültüne büyük saygı duyardı ve her yıl düzenli olarak Tanrıça Şiwa’ya adanmış törenler yapılırdı. Şiwa tapınağının bulunduğu bölgede, özellikle Hattuşaş’ta, bu külte özgü heykeller ve diğer sanat eserleri bulunurdu.

Hitit sanatı, Tanrıça Şiwa’nın yanı sıra, diğer tanrı ve tanrıçaları da içeren geniş bir yelpazeye sahipti. Hititlerin dini inançları ve ritüelleri, yüksek sanatsal yeteneklerini yansıtan büyük tapınakları ve anıtları da içerir.

Şiwa kültü, Hitit medeniyetinin benzersiz bir yönüdür ve bugün de araştırmacılar ve tarihçiler tarafından ilgiyle incelenmektedir.

Hititlerin Yıkılışı

Hititler, Anadolu’nun en eski uygarlıklarından biridir. Ancak, Hitit Devleti MS 12. yüzyılda, neredeyse aniden çöktü. Hititlerin yıkılışı, nedenleri ve sonuçları hala birçok tarihçi tarafından tartışılmaktadır.

Birçok faktör, Hititlerin yıkılışına katkıda bulunmuştur. Bunlardan en önemlisi, göç hareketleri ve gelen istilacı kavimlerdir. Bu göçler, Anadolu topraklarının nüfusunu ve ekonomisini olumsuz etkiledi. İç savaşlar, iktidar mücadeleleri, doğal afetler de Hititlerin yıkılışına neden olan diğer faktörler arasındadır.

Hitit Devleti’nin çöküşü sonrasında, Anadolu’da boşluk oluştu ve bu da yeni uygarlıkların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu uygarlıkların arasında Frigler, Lydialılar ve Persler de bulunmaktadır.

Hititlerin yıkılışı, çağdaş tarihi etkileyen olaylardan biridir. Hitit uygarlığı, eserleri ve keşifleri ile tarihte yerini aldı. Hititlerin yıkılışı, Anadolu tarihinin önemli mihenk taşlarından biridir.

Terminos Muharebesi

Terminos Muharebesi, MÖ 1200 yılında Ege Denizi’ndeki Hititlerin sonunu getiren savaştır. Hitit İmparatorluğu’nun en büyük düşmanı olan Deniz Kavimleri, Batı Anadolu’da birçok şehri yağmalamıştı. Bu durum Hititlerin de güç kaybetmesine sebep oldu. Kral III. Tudhaliya’nın ölümü ve yerine geçen IV. Suppiluliuma da bu krizi çözemedi.

Terminos Muharebesi, Hititlerin son umutlarını da yıktı. Savaşta Hititlerin büyük bir yenilgiye uğradığı ve ordularının yok edildiği biliniyor. Bu yenilginin ardından Hitit İmparatorluğu resmen çöktü ve Anadolu’da yeni bir devir başladı. Büyük Göçler Dönemi olarak adlandırılan bu süreçte birçok medeniyet yıkılmış ve yerlerine yeni devletler kurulmuştur.

Terminos Muharebesi, Hitit tarihinde önemli bir yere sahiptir. Savaşın sonunda Hitit İmparatorluğu yok oldu ve tarih sahnesinden silindi. Ancak Hititlerin kültürü, sanatı ve anıtları günümüzde hala varlığını sürdürmektedir. Çöken bir medeniyetin izleri, günümüze kadar uzanan tarihin en önemli verilerindendir.

Büyük Göçler Dönemi

Hitit Devleti’nin çöküşü, geniş göç hareketlerinin yaşanmasına yol açtı ve Anadolu coğrafyasında çeşitli topluluklar ortaya çıktı. Bu göçlerin sonucunda, antik çağ uygarlıklarının sonu gelerek Orta Çağ’ın başlangıcı yaşanmaya başladı.

Hitit Devleti’nin çöküşü sonrasında, batı Anadolu’da Frigler, güney Anadolu’da Aramiler, kuzey Anadolu’da Kimmerler ve doğu Anadolu’da Urartular gibi birçok topluluk ortaya çıktı. Büyük göçler dönemi sırasında, Anadolu’da farklı kültürlerin etkileşimi yaşandı ve bölgede yeni devletlerin kurulmasına neden oldu.

Hitit Devleti’nin yıkılması, Orta Doğu’da siyasi dengenin değişmesine yol açtı. Hititlerin yıkılışı sonrasında, Yakındoğu’da İran, Asur, Babil ve Pers uygarlıkları gibi yeni devletler ortaya çıktı. Büyük göçler dönemi, antik uygarlıkların yer aldığı bölge için bir dönüm noktası olarak kabul edilir.

  • Hitit Devleti’nin yıkılmasından sonra Anadolu’da çeşitli topluluklar ortaya çıktı.
  • Farklı kültürlerin etkileşimi sonucunda, bölgede yeni devletler kuruldu.
  • Göçlerin sonucunda Orta Çağ’ın başlangıcı yaşandı.
  • Büyük göçler dönemi, antik çağ uygarlıklarının sonu olarak kabul edilir.

Yorum yapın