Malta, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan bir ada ülkesidir. Zengin tarihi ve kültürel mirasıyla özellikle tarih meraklıları ve gezginlerin ilgisini çeken Malta, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.
Malta’nın tarihi, MÖ 5200’lü yıllara kadar uzanıyor ve Neolitik dönemle başlıyor. Tunç Çağı’na kadar geçen dönemde, adada birçok tapınak, megalihtik yapı ve yeraltı mezarları inşa edilmiştir.
MÖ 870’den 1530’a kadar geçen dönemde ise Malta, Fenikeliler, Kartacalılar, Romalılar ve Araplar tarafından fethedildi ve yönetildi.
Malta, Haçlı Şövalyeleri tarafından 1091 yılında fethedildi ve 1798 yılına kadar onların yönetimi altında kaldı. 1565 yılında gerçekleşen Büyük Kuşatma, Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirildi ve haçlı ordusunun kahramanca direnişi sonucu püskürtüldü.
1798 yılında Malta, Napolyon Bonapart tarafından ele geçirildi ve Fransız İşgali dönemi başladı. Ancak, 1800 yılında İngilizler tarafından geri alındı. İngilizlerin sömürge yönetimi altında olan Malta, II. Dünya Savaşı’nda stratejik önemi nedeniyle büyük bir rol oynadı.
1964 yılında Malta, İngiliz hakimiyetinden bağımsızlığını kazandı ve 1974 yılında cumhuriyet ilan edildi. Günümüze kadar birçok siyasi, sosyal ve kültürel gelişme yaşayan Malta, turistlerin dikkatini çeken turistik yerleri, sıcak iklimi, lezzetli yemekleri ve zengin tarihi ile tatil planlarına sıkça ekleniyor.
MÖ 5200 – MÖ 870
Maltanın tarihi MÖ 5200 yılında başlar. O dönemden kalan Megalitik tapınaklar, Malta’nın dünya mirası listesine girmesini sağlar. Bu tapınaklar, Dünya üzerinde yapılan en eski Megalitik kalıntılar arasında gösterilirler. Malta tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Çevredeki pek çok ülkeden gelen göçmenler Malta’ya yerleşmiştir. Bu yerleşimcilerin en önemlileri, Sicilya ve Kuzey Afrika’dan gelenler olmuştur. Malta’nın tarım ve yapısal teknolojisi, bugün hala merak konusu olup, o dönemde nasıl bu kadar geliştiği hakkında pek çok teori üretilmektedir. Malta tarihindeki bu dönem, insanlık tarihi açısından oldukça önemlidir ve Malta tarihi incelemelerinde büyük bir yer tutar.
Malta, bu dönemlerde bronzdan yapılmış alet ve edevatlar kullanılmaktaydı. Tarım, avcılık ve balıkçılık, erken toplumların hayatta kalması için temel gereksinimlerdi. Malta’nın doğal kaynakları sayesinde, tarım ve hayvancılık gelişmiştir. Bölgedeki kereste, taş ve diğer yapı malzemeleri, Malta’da pek çok tapınak, kale ve hendek sistemi oluşmasını sağlamıştır.
- Bu dönemde, Malta’nın sayısız köyü, tarla sistemi, su kanalları, hendekleri vardı.
- Bu sistemler günümüze kadar korunmuştur.
- Malta Neolitik Çağ’da yaşayan medeniyet, bugünkü Avrupa’nın “doğusu” nda bulunmaktaydı.
- Malta’nın Neolitik dönemi, 5200 yıllarındaki ilk yerleşimin kalıntılarına dayanır.
Bu döneme hâkim olan medeniyet, Malta’daki en önemli uygarlıklardan biridir ve Malta’nın tarihi açısından önemli bir rol oynar. Bugün, Malta’nın neolitik kalıntıları turistlerin yoğun ilgi gösterdiği yerler arasında yer alır.
MÖ 870 – 1530
Güzel bir Akdeniz adası Malta, tarihi boyunca birçok uygarlık tarafından yönetilmiştir. MÖ 870’de Fenikeliler, Malta’yı ele geçirmiştir. Kartacalılar, MÖ 4. yüzyılda adaya yerleşmiş ve Roma İmparatorluğu tarafından MÖ 218’de fethedilmiştir. Roma, Malta’da birçok yapı inşa etmiştir. Ada, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Araplar tarafından ele geçirilmiştir. Hristiyanlığın yayılmasıyla, Malta, birçok kez İtalyan şehir devletleri tarafından işgal edilmiştir. 1530 yılında Malta, Osmanlı İmparatorluğu’ndan kaçan Haçlı Şövalyeleri tarafından yönetilmiştir.
MS 870-1798
Malta, Orta Akdeniz’deki stratejik konumu nedeniyle tarihi boyunca birçok farklı medeniyetin egemenliği altına girmiştir. MS 870’te Malta, Haçlı Şövalyeleri tarafından yönetilmeye başlandı. Şövalyeler, birçok farklı Avrupa ülkesinden gelen soyluların oluşturduğu bir örgüttü. Adada kaleler, kiliseler ve diğer yapılar inşa ederek ada üzerinde etkili bir şekilde egemenlik kurmuşlardı.
Bu dönemde Malta, Akdeniz’deki ticaret yollarının önemli bir kavşağı olduğu için birçok saldırıya uğramıştır. Osmanlı İmparatorluğu, 1565’te Malta’yı ele geçirmek için bir kuşatma başlatmıştı, ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Haçlı Şövalyeleri dönemi boyunca, Malta’nın ekonomisi tarım ve denizcilikle temelliydi. Adanın sağladığı ürünler arasında buğday, üzüm, zeytin ve deniz ürünleri bulunuyordu. Şövalyeler, aynı zamanda, sık sık mücadele içinde oldukları Müslüman korsanların saldırılarından korunmak için ticari gemilerin korunması amacıyla Malta’nın limanlarını geliştirmeye önem verdiler.
Bu dönemde Malta, ünlü birçok sanatçı, mimar ve ressamı da barındırmıştır. Malta’da inşa edilen kilise ve diğer yapıların birçoğu, şaşırtıcı bir şekilde günümüze kadar korunmuştur. Malta’nın kültürel mirası, Haçlı Şövalyeleri döneminin önemli bir parçasıdır ve adayı ziyaret edenler için hala büyük bir ilgi odağıdır.
Büyük Kuşatma
1565 yılında gerçekleşen Büyük Kuşatma, Malta’nın Osmanlı İmparatorluğu tarafından kuşatılmasıyla başladı. Osmanlı İmparatorluğu, adayı ele geçirmek için büyük bir donanma ve ordu hazırladı. Ancak, Haçlı Şövalyeleri’nin direnişi sonucu Osmanlı ordusu geri çekilmek zorunda kaldı.
Kuşatma, yaklaşık dört ay sürdü ve her iki tarafın da büyük kayıplar yaşamasına sebep oldu. Ancak, Haçlı Şövalyeleri’nin kazandığı bu zafer, Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’deki genişleme planlarını durdurdu.
Büyük Kuşatma, Malta tarihinin en önemli olaylarından biridir ve hala ada halkı arasında büyük bir yere sahiptir. Malta, Osmanlı İmparatorluğu’nun başarısız kuşatması sonucu bağımsızlığını koruyarak, tarihinde önemli bir sayfa açmıştır.
Fransız İşgali
Fransız İşgali, Malta tarihinin önemli bir dönemidir. 1798 yılında, Napolyon Bonapart’ın emrindeki Fransız güçleri Malta’yı ele geçirdiler. Bu işgal, Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisinin azalmasının ardından gerçekleşti ve Malta’da büyük bir karışıklık yarattı.
Fransızlar, Malta’yı ele geçirdikten sonra adada bir dizi reform başlattılar. Ancak, pek çok Malta vatandaşı, bu reformların yerel kültür ve geleneklerine aykırı olduğunu düşünüyordu. Ayrıca, Napolyon’un Malta’yı ele geçirerek, Akdeniz’deki İngiliz hakimiyetine meydan okuma planları da bu işgale neden olan faktörlerden biriydi.
Fransız İşgali, yaklaşık iki yıl sürdü. İşgal sırasında, Malta’daki birçok eser ve tarihi yapı zarar gördü. Bu süreçte, Malta’da yaşayanlar için zorlu koşullar ortaya çıktı. Ancak, 1800 yılında Britanya kuvvetleri Malta’yı Fransızlardan geri alarak, ada tarihinde yeni bir sayfa açtı.
1798-1964
Malta, 1798 yılında Fransızlar tarafından işgal edildikten sonra 1800 yılında İngilizleri’nin eline geçti. Daha sonra, 1814 yılında yapılan Paris Barış Antlaşması ile İngiliz hakimiyeti resmi olarak tanındı. İngilizler, ada üzerinde birçok askeri üs ve gözetleme noktası kurarak, Akdeniz’in önemli bir stratejik noktasını kontrol altına aldılar.
19. yüzyıl boyunca, Malta’nın ekonomisi, ana gelir kaynağı olan tarım ve hem ticari hem de askeri amaçlarla kullanılan limanlar sayesinde gelişti. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Malta Akdeniz’deki önemli bir savunma üssü olarak kullanıldı ve büyük bir yıkım yaşadı. Savaştan sonra, Malta’nın yeniden inşası için büyük bir çaba sarf edildi ve turizm ekonomisi geliştirildi.
İngiliz hakimiyeti altında, Malta demokratik bir hükümet sistemine kavuştu ve ada, 1964 yılında resmen bağımsızlığını ilan etti. Ancak İngilizler, Malta’nın stratejik önemini korumak için, 1979 yılına kadar askeri üslerini ve tesislerini burada tuttu. Bugün, Malta bir turizm merkezi olarak biliniyor ve zengin tarihi mirası turistler tarafından ilgiyle karşılanıyor.
1964’ten günümüze
1964 yılında Malta, İngiliz kontrolünden bağımsızlığını kazandı. O zamandan beri, Malta Avrupa Birliği’nin bir üyesi olmuştur ve adada ciddi ekonomik gelişmeler yaşanmıştır. Malta turizm açısından oldukça önemli bir destinasyon haline gelmiştir ve adanın tarihi ve kültürel mirası, turizm endüstrisi için büyük bir çekicilik olmuştur.
Malta, son yıllarda LGBTQ+ hakları, kadın hakları ve göçmen hakları gibi konularda daha ilerici bir tutum sergilemeye başlamıştır. Bunun yanı sıra, Malta hükümeti, yüksek teknoloji endüstrisine de yatırım yapmaktadır ve birçok yabancı şirket Malta’yı iş yapmak için cazip bir yer olarak değerlendirmektedir.
Malta’daki siyasi ortam da son yıllarda biraz çalkantılı olmuştur. 2017 yılında, gazeteci Daphne Caruana Galizia’nın öldürülmesi, ülkede büyük protestolara neden oldu ve siyasi krizler yaşandı. Ancak Malta hükümeti, bu konuda daha sıkı yasalar çıkardı ve şeffaflık konusunda daha fazla adım attı.
Malta, gezmek ve keşfetmek için harika bir yerdir ve adanın zengin tarihi, doğal güzellikleri ve modern yaşam tarzı ziyaretçilere keyifli bir deneyim sunar.