Ortaçağ İngiltere’sindeki hukuk sistemi her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Hukuk sistemi, yasama ve yürütme organları, kraliyet adaleti, kilisenin rolü, cezalar ve ceza yargılaması gibi birçok farklı konuyu içermektedir. Hem kralın hem de kilisenin hukuk sistemi üzerindeki etkisi oldukça büyüktü. Kralın hakimiyeti altında olan hukuk sistemi, kraliyet mahkemeleri ve yerel adalet sistemleriyle işliyordu. Kilise ise, din adamlarının yargıç olarak yer aldığı hukuk sistemine sahipti. Suçlar ve aldıkları cezalar da oldukça çeşitlilik gösteriyordu. Bu makalede, Ortaçağ İngiltere’sindeki hukuk sistemiyle ilgili detayları inceleyeceğiz.
Ortaçağ Hukuku Nedir?
Ortaçağ İngiltere’sinde hukuk sistemi, günümüze kıyasla oldukça farklıydı. Ortaçağ hukuku, usul ve esasları kilise ve krallık tarafından belirleniyordu. Krallık, hukuk kurallarını uygulamadan rahatlıkla önce bir karar ya da talimat verebilirdi. Genel olarak, Ortaçağ İngiltere’sinde hukuk sistemi birkaç farklı unsurdan oluşurdu. Bu unsurların başında, kraliyet adalet sistemi ve kilisenin ceza yargılaması gelirdi. Kraliyet adalet sistemi, krallığın merkezi bir yargı sistemi oluşturduğu, mahkemelerin davaları değerlendirdiği ve adaleti sağladığı bir sistemdi. Kilisenin ceza yargılaması ise, kilisenin kendi yasalarını kabul ettiği, bir çeşit kurumsal yargı sistemiydi.
Yasama ve Yürütme
Ortaçağ İngiltere’sinde Yasama, iki organın işbirliğiyle gerçekleştirildi: Kral ve Lordlar Kamarası. Kral, yasama sürecine sık sık müdahale ediyordu ve çoğunlukla kabul ettiği yasaları kullanarak halkın onun gücünde olduğuna inandırmaya çalışırdı. Lordlar Kamarası, yasama işlevlerini yerine getirmek için toprak sahibi soyluların bir araya geldiği bir meclisti. Yasama organları arasında bir işbirliği olmadığından, yasaların kabul edilmesi ve kabul edilmesi aylar hatta yıllar alabiliyordu. Yürütme organları arasında, kraliyet konseyi ve şerifler yer alıyordu. Kraliyet konseyi, krala danışmanlık yapıyor ve yürütme organından sorumlu tutuluyordu. Şerifler, yerel toplulukların savunucularıydı ve suçlananların yargılanması ve cezalandırılması sorumluluğuna sahipti.
Kraliyet Adaleti
Kraliyet Adaleti, Ortaçağ İngiltere’sinde hukuk sisteminin dayandığı en önemli unsurlardan biriydi. Kralın hakimiyeti altında olan bu sistemde, yargı yetkisi kralın elindeydi ve mahkemeler kraliyetin doğrudan kontrolü altındaydı. Genellikle kralın güvenilir danışmanları ve yargıçları tarafından oluşturulan mahkemeler, hükümetin davaları dinlemesi ve karar vermesi için tasarlanmıştı. Mahkemeler, yargılamaları yapmak ve ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda cezalar vermekle görevliydi. Kraliyet Adaletinin merkezi, Kralın evindeydi ve burada kraliyet yargıcı olarak görev yapan yargıçlar, hükümetin bütün davalarını dinlerdi. Mahkeme kararlarına saygı duyulması gerekiyordu ve cezalar sertti.
Kralın Hakimiyeti
Ortaçağ İngiltere’sinde kralın hakimiyeti oldukça belirleyiciydi. Kral yargı sisteminin en üstünde yer alırdı ve adalet dağıtımı konusunda son sözü söylerdi. Kral, hükümdar olarak yetkilerinin sınırlandırılmasına karşı çıkardı ve yargı sistemi üzerinde tam anlamıyla otorite kurmaya çalıştı. Bunun sonucunda, kralın adalet sistemi üzerindeki etkisi arttı ve mahkemeler, kraliyet kararnameleriyle yönetildi. Ancak, kralın yargı sistemi üzerindeki otoritesi, Westminster Şartı’nın kabulünden sonra sınırlandırılmaya başlandı ve yargı sistemi bağımsızlığı için mücadele edilmeye başlandı.
Mahkemelerin Yapısı
Ortaçağ İngiltere’sinde mahkemelerin yapısı oldukça farklıydı. Bu dönemde olan mahkemelerin çoğu kilise mahkemeleriydi ve yasal sorunlar din adamları tarafından çözülmekteydi. Kraliyet mahkemeleri de mevcuttu, ancak çoğunlukla yüksek sosyal sınıflardan gelen insanların davalara bakan mahkemelerdi. Mahkeme salonları genellikle açık havada veya bir kütüphane ya da başka bir bina gibi mevcut bir yapıda toplanırlardı. Mahkemeler basit şekilde yapılandırılmıştı ve yalnızca hakim, davalı, getiren taraf, tanıklar, jüri üyeleri ve izleyicilerden oluşuyordu. Kararlar kısa sürede verilirdi ve ceza verildiyse infazı da hemen uygulanırdı.
Kilisenin Rolü
Kilisenin Ortaçağ İngiltere’sindeki hukuk ve ceza sisteminde önemli bir rolü vardı. Kilise, dini kanunları uygulamak için mahkemeler oluşturdu ve hatta bazı cezaları verdi. Kilise mahkemeleri, sadece papazları değil, aynı zamanda suçluyu ve mağduru dinledi ve kararlarını verdi. Kilise mahkemeleri, din adamlarının düzenlediği dava dosyaları ve belgelerle çalıştı. Kilise, ayrıca Kilise Kanunları’nın uygulanmasını gözetmek için görevlendirilen birçok temsilcisi bulundurdu. Kilise, Ortaçağ İngiltere’sinde hukuk ve ceza sistemi üzerinde büyük bir etkiye sahipti ve bu sistem içinde önemli bir rol oynadı.
Cezalar ve Ceza Yargılaması
Ortaçağ İngiltere’sindeki cezalar ve ceza yargılaması süreçleri oldukça farklıydı. Bu dönemde suçların türüne ve ciddiyetine göre değişen birkaç farklı ceza yöntemi kullanılıyordu. Ceza hazırlığında bulunmak, vergi kaçırmak veya hırsızlık yapmak gibi suçlara verilen cezalar arasında kelle kesme, boğazlama, asma gibi ciddi cezalar da yer alıyordu.
Ancak, soruşturma ve yargılama süreci günümüze kıyasla oldukça farklıydı. Suçlular genellikle bir mahkemeye çıkarılır ve ya suçsuz bulunurlar ya da verilen cezayı kabule zorlanırlardı. Bazı durumlarda ise, suçlu bulunduktan sonra hemen ceza uygulanırdı.
Ceza yargılaması sürecinde, suçlu olduklarına dair kanıt bulunmadıkça, suçlu bulunamazlardı. Suç işledikleri kanıtlananların cezaları, suçun türüne, suçun ağırlığına ve suçlunun sosyal statüsüne göre değişebiliyordu. Ancak, genel olarak cezalar çok ağır ve acımasızdı.
Şüphelilerin sorgulanması, mahkemede doğrudan yapılırdı ve genellikle suçluyu doğrudan suçladıkları sorular sorulurdu. Mahkeme sürecinde, halkın çoğunluğu sadece seyirci olarak izleme hakkına sahip olur ve genellikle adalet dağıtımı sadece zenginler için kullanılırdı.
Suçlar ve Cezalar
Suçlar ve cezalar, Ortaçağ İngiltere’sinde oldukça ayrıntılı ve sertti. Suçların çeşitleri arasında arazi suistimali, sahtekarlık, hırsızlık ve cinayet bulunuyordu. Ceza metotları da oldukça çeşitliydi. Örneğin, hırsızlık ve diğer küçük suçlar için kırbaçlama genellikle kullanılırdı. Cinayet suçunda ise idam cezası yaygın olarak uygulanırdı. Ayrıca, suçlanan kişi ayrıca bir para cezası ödemek zorundaydı. Cezaların uygulanması sırasında, suçun ağırlığına göre suçlu genellikle bir mahkemeye çıkartılırdı. Mahkeme kararı vermeden önce, suçlu suçu itiraf etmeye veya haklarını savunmaya çağrılırdı. Suçlar ve cezaların işleyişi oldukça sertti ve suçların azalmaması için toplum caydırılmalıydı.
Ceza Yargılaması
Ceza yargılaması, Ortaçağ İngiltere’sinde hukuki bir süreçti. Suçlu bulunan kişi hemen ceza alırken, masumiyeti kanıtlanan kişiler serbest bırakılıyordu. Bu süreçte, savcı ve savunma avukatları gibi modern hukuk sistemi unsurları yoktu. Yargılama genellikle halkın önünde yapılırdı ve jüri yoktu. Bunun yerine, yargıç tek başına karar verirdi. Yargıç, davanın sonucuna karar vermeden önce şahitleri ve delilleri dinlerdi. Cezalar, hırsızlık gibi küçük suçlardan cinayete kadar değişebilirdi. Sosyal sınıf da cezaların belirlenmesinde önemli bir faktördü. Üst sınıf kişiler, alt sınıf kişilere göre daha hafif cezalar alırdı.